tag:blogger.com,1999:blog-91975970144265505532024-03-06T00:53:43.415-08:00yeknesakhavsalayeknesak hayatımda
havsalamın almadıkları
ve birkaç zırva dahamelquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.comBlogger43125tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-17630277574844475162012-01-24T12:01:00.000-08:002012-01-24T12:06:24.285-08:00insaninsan, kendi osuruğunun kokusunu sevcek kadar egoist, organını yalatcak kadar bencilmelquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-22856883824645480032011-02-02T11:57:00.000-08:002011-02-02T12:06:10.827-08:00defne joy foster içincemal süreya dedi ki:<br /><br />ölüyorum tanrım<br />bu da oldu işte<br />her ölüm erken ölümdür<br />biliyorum tanrım<br />ama yine de aldığın bu hayat fena da değildir<br />üstü kalsınmelquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-58270859123524900632011-01-30T13:39:00.000-08:002011-01-30T13:48:18.119-08:00mesajtamamıyle gerçek bir sms diyalogu:<br /><br />- bigün bi çılgınlık edip seni sevdigimi söylesem alay edip güler misin yoksa sen de sever misin?<br />- götümle gülerim:) <br /><br />dipnot: yazan kız,cevaplayan erkekmelquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-757009271980108442011-01-12T13:35:00.000-08:002011-01-12T13:40:45.476-08:00rivayetyoldan geçen kadına;<br />"yavrum hepsi senin mi!" diye laf atan adamın aldığı efsane cevap;<br />"yok anam yarısı et ve balık kurumunun!"melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-82195344732908843112011-01-11T13:04:00.001-08:002011-01-11T13:08:24.542-08:00laf üçZARA'nın neresinden dönersen dön kardır.melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-69527203591062226472011-01-09T14:19:00.000-08:002011-01-09T14:23:31.678-08:00güzel&çirkin<span style="font-weight:bold;">güzel :</span>yakın arkadaşından seks hikayelerini dinlemek<br /><span style="font-weight:bold;">çirkin :</span>yanlışlıkla yakın arkadaşını sevgilisiyle sevişirken görmekmelquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-43659042617837245402011-01-09T07:25:00.000-08:002011-01-09T07:27:35.620-08:00aykırı sevda sözlerimetin altıok dedi ki:<br />bu ham dünyada zoraki bir söz gibi sevgim.<br />sevsem sana yazık, sevmesem incinirsin.melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-81906638440758761692011-01-09T07:23:00.001-08:002011-01-09T07:23:43.924-08:00güzel<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhc80U-r6rZlhvA-uxNnt2NgTrvyA27PaQvJUYQeMjBE8jtCahuFaT-fJtOnRzYVMpLQjUw9FZbTPRyWxYqfJ4rc3mrWsmCymPYChhdvxeY6VuIhOq7orz5xa8Kv-DSxug3go3PxymqkTHl/s1600/G43743_b.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhc80U-r6rZlhvA-uxNnt2NgTrvyA27PaQvJUYQeMjBE8jtCahuFaT-fJtOnRzYVMpLQjUw9FZbTPRyWxYqfJ4rc3mrWsmCymPYChhdvxeY6VuIhOq7orz5xa8Kv-DSxug3go3PxymqkTHl/s400/G43743_b.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5560207170480141298" /></a>melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-87069971997574660172011-01-05T12:36:00.000-08:002011-01-05T12:43:56.318-08:00mim1- Kaç yaşındasınız ?<br />yirmialtı<br />2- İsminizin son harfi ne ?<br />m<br />3- En sevdiğiniz renk ?<br />beyaz<br />4- kilonuz kaç ?<br />yetmiş<br />5- boyunuz kaç ?<br />yüzseksenbeş<br />6- ailenizin kaçıncı çocuğusunuz ?<br />iki<br />6- en sevdiğiniz şarkı ?<br />stream of consciousness<br />7- sizce sarışın mı esmer mi ?<br />farketmez<br />8- sigara kullanıyomusunuz ?<br />evet<br />9- alkol ?<br />çok<br />10- çayı fincandamı içersiniz çay bardağındamı?<br />bardakta<br /><br />*rory'e sevgilerimle...melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-74258309553454231832010-09-05T09:52:00.000-07:002010-09-05T09:53:43.313-07:00laf ikihacı hacıyı mekkede hoca hocayı tekkede ibne ibneyi dakkada bulur.melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-2541765847629410012010-08-18T13:53:00.000-07:002010-08-18T13:54:48.754-07:00laf<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnkNpU0cish0VlB-WVKbTj5QVyd8jKbsN_7uJw2LNHsmfB_RNg29Yk27WzwDguK7D4_kWDCilaJMWnz_gkWyvAm1_TMZhGyT2k2_h7H_loyVAiBEAf8a3fYr-TGciRTlXK5s0bGiR6pKxS/s1600/yalan.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 247px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnkNpU0cish0VlB-WVKbTj5QVyd8jKbsN_7uJw2LNHsmfB_RNg29Yk27WzwDguK7D4_kWDCilaJMWnz_gkWyvAm1_TMZhGyT2k2_h7H_loyVAiBEAf8a3fYr-TGciRTlXK5s0bGiR6pKxS/s400/yalan.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5506856155313507954" /></a><br />çok laf yalansız, çok mal haramsız olmazmelquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-76194851250255906982010-03-14T09:45:00.000-07:002010-03-14T09:46:44.196-07:00organize işler iki- üzeyir abi sen dilsiz değilsin. niye hiç konuşmuyorsun?<br />- bir ara çok konuştum, hiç faydasını görmedim. bıraktım.melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-51368392142060129932010-03-13T01:37:00.000-08:002011-01-05T13:33:33.314-08:00askerde iken üçaskerlerin morallerinin bozulmaması için pozitif yönde 5-6 derece oynama yaptıkları söylenen dijital termometrenin -30 dereceyi gösterdiğini görmüştüm.<br />yer: sivas-temeltepe<br />yıl: 2008melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-88685550981278733222010-03-11T11:50:00.000-08:002010-03-11T11:59:53.203-08:00anektod sekizüniversite yıllarında aylardan bir ay günlerden bir gün, çok fena hasta olmuştum. ciğerlerim boğazımdan çıkacak sanki. öyle çok öksürüyorum. ateş, halsizlik... son kalan enerjimle kampusteki medikoya attım kendimi. doktor muayene etti, sağolsun bir takım ilaçlar yazdı ve açıklamaya başladı. bu ilacı günde üç defa tok karına içeceksin demişti ki atıldım: doktor bey günde üç defa tok olsam hasta olmazdım!melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-49452351159673487842010-02-25T15:33:00.000-08:002010-02-25T15:47:07.588-08:00ahmet erhan dedi ki:<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgV-H2sGKTqfNxtnShFjWchFKE_RJmPETzfyiC0jutLbNLIaR59Dms_G8Du4A3SqLSP7M7NzE8yL9r80fOtjMChfzVIJ8sq0K6lnOEsSWgSkcazOKliwx-5gOGWVSuOFaE-mbNXUybjn8YD/s1600-h/smiling-people07.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 380px; height: 287px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgV-H2sGKTqfNxtnShFjWchFKE_RJmPETzfyiC0jutLbNLIaR59Dms_G8Du4A3SqLSP7M7NzE8yL9r80fOtjMChfzVIJ8sq0K6lnOEsSWgSkcazOKliwx-5gOGWVSuOFaE-mbNXUybjn8YD/s400/smiling-people07.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5442331379963092258" /></a><br /> ölümseyerek bakıyor hayat, biz gülümseyelim.melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-17445617678009134902010-02-23T18:33:00.000-08:002010-02-23T18:35:14.395-08:00otobüsPencere kenarına oturmuştu ama bileti koridor tarafıydı ve sırf bu yüzden yanındaki koltuğun boş olabilme ihtimali onu türlü heyecanlara gark ediyordu. Çünkü otobüsün kalkmasına sadece birkaç dakika kalmıştı. Hadi artık kimse gelmeden kalksın şu otobüs diye içinden geçirirken merdivenlerden gelen sese dikkat kesildi. Elindeki poşetlerle birlikte yürümekte zorluk çeken epeyce şişman adamı gördü. Tişörtündeki yer yer ıslaklıklar artık tişörtün deseni gibi gözükmekteydiler; otobüse yetişebilmek için epey gayret etmiş ve bu gayretinin sonucunda biraz terle birlikte başarıya ulaşmış görünüyordu. Yorgun bedeninin üzerinde olası bir talihsizliği önlemiş olmanın getirdiği mutlukla gülümseyen bir yüz vardı. Olamaz diye geçirdi aklından, lütfen yanıma oturmasın. Otobüs yolculuğu sırasında kurulan belki de dünyanın en gereksiz en saçma en tiksindirici teması (bazen sözlü bazen fiziksel), şişman olanlarla olanıdır heralde diye geçirdi içinden. Adam gitgide yaklaşıyordu tek tek koltuk numaralarına bakarak. Onun sırasına geldi ve durdu. Koltuk numarasına baktı önce, sonra biletine, sonra tekrar koltuk numarasına baktı ve “sanırım pencere tarafı benim” dedi. Her iki tarafın da aslında son derece yapmacık olduğunu bildiği diyalog başladı hemen ardından. Önce ondan sahte bir şaşkınlık ifadesiyle gelen “yaa öyle mi hiç fark etmemişim, kusura bakmayın” yalanı. Ardından karşı taraftan gelen samimiyetsiz “önemli değil” cevabına ilaveten aynı derecede samimiyetsiz gülümseme. Aceleci tavırlarla, öndeki koltuğun arkasına sabitlenmiş siyah lastikli fileye sıkıştırdığı birkaç öteberisini aldı ve ayağa kalktı, yol arkadaşı’!’ yerine geçtikten sonra yeni koltuğuna oturdu. Olası bir muhabbet girişimini önlemek için apar topar kulaklıkları taktı ve müzik çalarını çalıştırdı. Yol arkadaşı da aynı umursamazlıktaydı ve sadece yerleşmeye çalışmakla meşguldü. Otobüs henüz hareket etmişti. Kulaklıktan gelen müziği örseleyen sesi anlamaya çalıştı ve kulaklıkları çıkarma ihtiyacı duydu. Çıkardığında o bilindik, aslında bir o kadar da bilinmedik, bilinemedik sözleri duydu; “ değerli yolcularımız”la başlayan “hepinize iyi yolculuklar dileriz”le biten ve aradaki sözcükleri sadece söyleyenin bildiği, er gazinosundaki ellibeş ekran televizyondan çıkan sesi anımsatan konuşmayı anlamasa da sonuna kadar dinledi. Kulaklıkları tekrar taktı. Şimdi de bilet kontrolüne başlamıştı muavin. Biletini kontrol ettiği yolcunun ineceği yeri soruyor, ardından elindeki çeteleye not ediyordu. Her zamanki gibi yine sinirle ve sabırsızlıkla bekliyordu o, sıranın kendisine gelmesini çünkü bilet kontrolü bitmeden ne dinlediği müziğe ne de okuduğu mecmuaya konsantre olabiliyordu. Umursamaz davranmaya çalışsa da bir gözü hep muavinde oluyordu, acaba geldi mi yanıma düşüncesiyle ve bu takıntılı hali nedeniyle kendinden nefret ederek. Her otobüs yolculuğunda, aklına bulutsuzluk özlemi şarksı gelirdi ve kendi kendine mırıldanırdı: ‘muavin de çocuktu fakat uykusuzdu’. Bu seferkinin kendinden yaşça büyük, uykusunu gayet iyi almış, kırmızı yanaklı, firmanın zorlamasıyla taktığı papyonu boynunu sıkıştıran, besili bir muavin olması hiç hoşuna gitmemiş; toplumdaki yaşam adaletsizliğini kendi kendine teyit edememiş; huzursuzlanmıştı. Bilet kontrolünün ardından biraz rahatlamıştı, koltuğunu arkadakini rahatsız edebilirim hassasiyetiyle yavaşça yatırdı. Müziğin sesini biraz arttırdı. Yine hayallere dalmıştı ki, yanındaki şişmanın yağlı bacaklarının kendisininkine değdiğini fark etti ve apar topar bacaklarını birleştirmek suretiyle durumu kurtardı. Fakat yanlış olan bir şey vardı. Şişman bacaklarını gereğinden fazla bir rahatlıkla gereğinden fazla bir şekilde açmıştı ve bu durum onun takıntılarını, komplekslerini epeyce azdırmıştı. Art arda şu düşünceler sıralandı zihninde: neden o bu kadar rahat davranabiliyor da ben böyle rahat olamıyorum? Bacaklarını kapatamayacağı kadar büyük ‘organ’lara mı sahip? Ben cinsel sağlığımı onun kadar düşünmüyor muyum? Bacaklarını toplamasını söylesem kabalık etmiş olur muyum? En iyisi sözlü bir iletişime girmeden, bacaklarımı kendi koltuk sınırlarıma kadar açarak rahatsızlığımı belli edeyim ve onun da rahatsız olmasını sağlayayım diye düşündü. Bu davranışı birkaç dakika geçmesine rağmen yanındakinde herhangi bir toparlanmaya sebep olmamıştı. Bilakis adamın bacaklarını iyice yaymasına sebep olmuştu. Lan adam gay mi acaba diye kuruntuya düştü, bu davranışımdan ötürü benim de öyle olduğumu düşünürse diye tırstı ve acilen toparlanıp bacak bacak üstüne atarak sinirlerini bozan teması sona erdirdi. Yaşananları ve şüphelerini unutmak istedi ve kulağındaki müziğe odaklandı tekrar.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizzApS4RfkHALBTEXQSqpllF9k61HBYLTj0_F92aJvV7ULo2uXdfa2frW5Qy4vV522DAbOqbHWUxdVPPIz_Rp4RJfGYYuSVZdCZbDzOvD_pSQK6a9ydN_8HMVAGZO4llZfJs_psyjNWIJd/s1600-h/ots.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 215px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizzApS4RfkHALBTEXQSqpllF9k61HBYLTj0_F92aJvV7ULo2uXdfa2frW5Qy4vV522DAbOqbHWUxdVPPIz_Rp4RJfGYYuSVZdCZbDzOvD_pSQK6a9ydN_8HMVAGZO4llZfJs_psyjNWIJd/s400/ots.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5441632758684285986" /></a><br />Muavin servisi tamamlamış, uyuklamak üzere muavin koltuğuna yerleşmişti ki ışıklar da söndü. Servis esnasında muavine doğru hayır anlamında elini kaldırıp teşekkür ederim dediğini anımsadı ve kendine sinir oldu. O an etrafındakilere bu davranışının ‘ben sürekli yapıyorum bu seyahatleri, benim için alışılmış bir olay, kek ve kahve meraklısı değilim’ artizliği anlamına geleceğini düşünmüş, bu davranışıyla kimseyi etkilemediğini fark etmekle kalmamış, bir süre bir şeylerle oyalanabilme ihtimalini ortadan kaldırmıştı. Otobüste çoğu kişi uyumuştu bile. O hiç uyuyamazdı otobüs yolculuklarında. Bu durum da sinirlerini bozardı esasen. yanındakinin de gözleri kapalıydı ama uyuduğundan emin olamıyordu çünkü adam hiç ses çıkarmıyordu. Bir süre sonra her zamanki gibi bağırsaklarında başlayan kıpırdanmaları fark etti. Sonrasında aşağı yöndeki bu harekete engel olamayacağını anlayıp bu işlemi en zararsız şekilde gerçekleştirmeyi planladı. Kendini belinden kasarak poposunu hafifçe kaldırdığında ses çıkarmadan yellenebildiğini keşfetmişti geçmiş deneyimlerinde. Yine öyle yaptı. Fakat kulaklıkları çıkarmadığından sessiz kalabilmeyi başarıp başaramadığını anlayamadı ve tedirgin oldu. Çaktırmadan, çekinerek çevresine göz gezdirdi. Çevresindekilerde anormal bir tepki veyahut sert bir bakış göremedi, biraz rahatladı. Koku da yoktu ki olacağı yönünde bir korkusu zaten yoktu, yine geçmiş tecrübelerine güvenerek. Uyumayı denedi, başaramadı. Müzikle birlikte hayal alemine daldı. Birden canı sigara içmek istedi. Bu istek geldiğinde bir daha hiç gitmiyordu ve mola yerine kadar zaman zaman ter basıyordu ona. Sıkıntılı geçen bir buçuk saatin ardından otobüs mola verdi. Otobüsün merdivenlerinde sigarasını parmaklarının arasında hazırlamıştı bile. Yaktı, derin bir nefes çekti.melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-46105853756835488702010-02-13T07:04:00.000-08:002010-02-13T07:10:36.317-08:00cedric<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4NpiyqQmCwUGI_mGUmeWTglIzDp0Q1fzPSc5DUXqQvlNT6V_9vFFuT_EzTlU9A_q3zHOiwAnY7enUEBQqsTiiXE_KbJkW8DHVDoEkJSezM3qcVBgfQkb55tC1Vb7pUk1ZK8KsTbl_raZx/s1600-h/n666929626_1420624_834844.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 319px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4NpiyqQmCwUGI_mGUmeWTglIzDp0Q1fzPSc5DUXqQvlNT6V_9vFFuT_EzTlU9A_q3zHOiwAnY7enUEBQqsTiiXE_KbJkW8DHVDoEkJSezM3qcVBgfQkb55tC1Vb7pUk1ZK8KsTbl_raZx/s400/n666929626_1420624_834844.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5437744867884150626" /></a><br />-------- sekiz yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzel! --------melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-87944724000468339942010-01-18T19:19:00.000-08:002010-01-18T19:30:55.448-08:00neyzen tevfik dedi ki:<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAY-G732Iov5IfEDCz3ubrwKY4FbWoWBvJbAIStPJZwfS-n0IXeal_h9PVxlyiL4Ah_s1HwjceKfXG1o5UEAbHwupT3l_fYopqmr9va2vNVyCpQZomGoBwh9zkmyBdmha0HL7sjrMWAOU1/s1600-h/Bir_acayip_adam_Neyzen_Tevfik_by_fiyonk14.jpg"><img style="float:right; margin:0 0 10px 10px;cursor:pointer; cursor:hand;width: 200px; height: 200px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAY-G732Iov5IfEDCz3ubrwKY4FbWoWBvJbAIStPJZwfS-n0IXeal_h9PVxlyiL4Ah_s1HwjceKfXG1o5UEAbHwupT3l_fYopqmr9va2vNVyCpQZomGoBwh9zkmyBdmha0HL7sjrMWAOU1/s200/Bir_acayip_adam_Neyzen_Tevfik_by_fiyonk14.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5428287004340069074" /></a><br />sefaletle geçer ömrün muhakkak<br /><br />pederden yoksa şayet mali mevrus<br /><br />sefaletten halas olmak istersen<br /><br />tereddütsüz ya orospu ol, ya deyyusmelquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-85274119280515907742010-01-13T16:37:00.000-08:002010-01-13T16:52:19.549-08:00tırışkadan<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdVJ0D4micITr1_r5_AFJFXPAJaR3FQV2o6CEDhkFtzEL2N2g2mlfshdPQ-_WKD2lw14EmMhV2NG9fUXBH46rwN38b0jS9_t2VQGIzHquaE0VHU-zQcS2ZP2e21A1Z2C-8yAdbuUTTVOD-/s1600-h/kadin+adam.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 295px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdVJ0D4micITr1_r5_AFJFXPAJaR3FQV2o6CEDhkFtzEL2N2g2mlfshdPQ-_WKD2lw14EmMhV2NG9fUXBH46rwN38b0jS9_t2VQGIzHquaE0VHU-zQcS2ZP2e21A1Z2C-8yAdbuUTTVOD-/s400/kadin+adam.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5426391531951921490" /></a><br />gideyim mi diye sordu kadın. doğruldu yataktan, dirseklerinin üstünde durdu, kadının yüzüne bakmadan sen bilirsin diye karşılık verdi adam sakallarını kaşıyarak ve kısık bir sesle. gözüne halı takıldı adamın. birlikte almışlardı. bunu alalım demişti kadın, siyah beyaz mozaik desenli olanı. halı biraz kaymıştı, epeyce eskimiş ahşap parke görünüyordu uzak köşede. yatak tarafı da epeyce sararmıştı. karşı uçtaki koltuğun üstüne giysiler yığılmıştı. eline aldı, kokladı kadın. parfüm kokusu yayıyorlardı hala. ter kokusu ve geceden kalma şarap şişelerinden çıkan keskin koku odanın havasını ağırlaştırmıştı. kıyafetleri tekrar kokladı kadın. sonra odayı ilk defa görüyormuş gibi inceledi. pencereye baktı. açmayı düşündü, vazgeçti. ilk defa diye içinden geçirdi kadın, ilk defa çıplakken bakmıyor bana. giyinirse her şey bitecek gibi geldi, gerçekten bitecek. gözleri doldu kadının, eğildi, fermuarı açık olan ve bir kömür sobasının başında uyuklamak üzere yayılmış kara bir kedi gibi görünen çantasına soktu elini; koyu kahverengi çerçeveli, yuvarlak, küçük aynasını çıkardı. sol gözünün altındaki kırışıklıklarda ilerleyen damlayı seyretti. sol elinin tersiyle yanağında yaydı o damlayı daha sonra. tekrar eğildi yere, aynayı çantanın içine bıraktı. yatağın yanındaki komodine uzandı, pakete dokunmadan bir sigara çıkarttı adam, gece paketin üstüne bıraktığı çakmağı aradı, bulamadı. yere düşmüş olabileceğini düşündü, bakmadan elini sarkıttı yataktan. sıkıştırıldığı köşeden sıyrılıp yeri süpüren eflatun renkli çarşafın altını eliyle yokladı ve çakmağa ulaştı. sigarasını yaktı ve derin bir nefes çekti. hoşçakal dedi kadın. irkildi, uyandığından beri ilk defa baktı adam kadına. kadın giyinmişti. bir süre gözleri bir birine kilitlendi. kal dersen her şeyi, tüm yaşamımı bırakıp seninle kalırım dedi kadın. adam gözlerini kaçırdı. hoşçakal dedi tekrar kadın. o adama mı gidiyorsun diye sordu adam kadının yüzüne bakmadan. hayır dedi kadın, beyaz, yakası işlemeli, büyük ilmikli, örme ceketini giyerken. biliyorum anlamayacaksın, kocama gidiyorum diye düşüneceksin ama aslında ben sadece oğluma gidiyorum. peki dedi adam; eğer kal dersem kimi terk etmiş olacaksın?melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-21246844353217246062010-01-13T15:54:00.000-08:002010-01-13T16:03:13.545-08:00tespithani sorulduğunda kimse ak partiye oy vermemiştir ya, biz de kendi kendimize sorarız ulan o vermedi bu vermedi kim verdi bu adamlara bukadar oyu diye; hah işte bir de gökhan özen var öyle. kimse sevmez bu adamı. kime sorsan ıyyy iğrenç herif der hem kendisine hem şarkılarına. ama adam her yerde karşımızda, dakka başı klipleri dönüyo haberleri çıkıyo. demek var seveni ki...işte ben bu duruma akp sendromu adını veriyorum ki daha çok var bu sendromdan, aklıma geldikçe yazacağım. <br /><br />bir de şu var. bütün 'süleyman'ların tipi: geniş alınlı temiz yüzlü beyaz tenli akça pakça..düşün bak hakkaten öyle:)melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-46132640431637067092009-12-02T03:59:00.000-08:002009-12-02T04:03:26.818-08:00askerde iken ikiinsansoyundan hiç kimseyi sevmem ama çok az kişiden nefret ederim. bizim komutan da bu az sayıdaki şanslılardan. <br /><br />gece nöbetçi çavuştum. sabah oldu, askerler uyandı, sabah sporumuzu yaptık, tıraş olduk, kahvaltı yaptık filan derken ben geceden imzaya hazırladığım birkaç defteri kontrol ettim. sırayla şubenin sivil memurları, astsubayı geldi. her zamanki gibi bekliyorum paşamız gelecek de imzaları atacak da ben de yatıp uyuyacağım diye. paşamız dediysem de kendisi general değil, kendini öyle sanan bir üsteğmendi. neyse geç de olsa geldi bizimkisi, geçti odasına. gözlerimden uyku akıyor benim. asker her sabah olduğu gibi çayını hazırlayıp götürdü komutana. arkasından ben girdim. imzalayacağı defteri önüne koydum. önce çay tabağındaki iki adet küp şekeri bardağın içine attı. sonra elindeki kalemle masanın üstünde duran aletin butonuna bastı. çınlayan dingdong sesi ile bir asker girdi odaya: emret komutanım! komutan gözüyle ve kaşıyla çay kaşığını işaret etti. asker: emredersiniz komutanım! çayı karıştırdı ve çıktı. komutan çayından bir yudum aldı. ilk defteri imzaladı. derken telefonu çaldı. bir süre telefon görüşmesini dinlemek mecburiyetinde kaldım esas duruşta. telefondakine geç kalışının nedenini anlatıyordu. hastaneye gitmiş bizimkisi, ama hasta olduğundan değil. domuz gibiydi zaten hasta olmak nere o nere. diyetisyene gitmiş nitekim. anlattı bir süre, son zamanlarda çok kilo aldığını, onları hemen vermesi gerektiğini filan. neyse telefon görüşmesi bitti. imzalara devam ediyoruz derken kalemin mürekkebi bitti, tekrar bastı zile. asker geldi: emret komutanım! gözleriyle masasının sağ yanındaki çekmeceleri, elini kırk santim aşağı indirse ulaşabileceği çekmeceleri işaret etti. asker açtı ilk çekmeceyi, yine gözüyle çekmecedeki kalemi işaret etti. asker aldı kalemi, verdi komutana, kapattı çekmeceyi, çıktı. ben imzaları tamamlattırdım. çıkarken: ulan diyetisyene gideceğine önce kendi çayını kendin karıştır, iki kalori enerji harca da çekmeceni kendin aç deyyus…<br /><br />demek istedim. ama diyemiyor orda insan. selamımı verdim, içimden söve söve gittim koğuşa yattım.melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-10690722360711070442009-12-02T03:47:00.000-08:002009-12-02T03:55:44.528-08:00cemal süreya dedi ki:<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgknlXQBqE8_LPzFUrmov23wRS3CP9MWEFQZybz5zySt1HIaweXN2Iv4UFztPr6pnuBlY76rT1fYS5nPdylr_M5VSORIaJWmOt9JL5izfoA2GlWxflX02MZv0oYvSfIyjSe8sdf1uSl6mcM/s1600-h/cemal_s_1.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 362px; height: 336px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgknlXQBqE8_LPzFUrmov23wRS3CP9MWEFQZybz5zySt1HIaweXN2Iv4UFztPr6pnuBlY76rT1fYS5nPdylr_M5VSORIaJWmOt9JL5izfoA2GlWxflX02MZv0oYvSfIyjSe8sdf1uSl6mcM/s400/cemal_s_1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5410604698448644786" /></a><br /> <span style="font-weight:bold;">1994 Eliyle, Samanyolu'na</span><br /><br /> Yaşadım, Tanrım,<br /> Yarım ve uluorta,<br /> Bir dahaki hayatta,<br /> Varsa öyle bir hayat,<br /> Şiir yazar mıydım,<br /> Bilmiyorum.<br /> <br /> Ama kadınlar, Tanrım,<br /> Öyle sevdim ki onları,<br /> Gelecek sefer<br /> Dünyaya<br /> Kadın olarak gelirsem,<br /> Eşcinsel olurum.melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-68485478052890057032009-11-18T15:18:00.000-08:002009-11-18T15:27:15.064-08:00anektod yedibu benim siyasi görüşümü belirlememin hikayesidir.<br />uzun yıllar önce, daha küçücük minicik pıtırcıkken, ortaokul birinci sınıfta okuyorken; <br />hala bugün gibi hatırlarım: <br />soğuk bir şubat günüydü.<br />ders bitmiş teneffüs zili çalmıştı.<br />soğuk hava dalgası, dışarıda, temiz havada teneffüs etmemize olanak vermiyordu.<br />bizler de on dakikalık molayı aynı havayı teneffüs ederek geçiriyor,<br />çeşitli gruplar halinde oyunlar oynuyor yaramazlıklar yapıyorduk.<br />ezgiyi gördüm.<br />sırasına kapanmış defterinin o her zaman boş bırakılan ilk<br />sayfasına bir şeyler çiziyordu.<br />gittim.<br />yanına oturdum.<br />çizdiği şeye baktım.<br />kocaman harflerle che yazmıştı, harflerin ortalarını da boş bırakmıştı.<br />içlerini çeşitli renkte kalemlerle dolduruyordu.<br />ben hınzır,<br />sırıtarak sordum: <br />ne bu yaptığın, sevdiğin oğlanın isminin baş harfleri demi?<br />küstahça baktı suratıma.<br />ilk defa biri suratıma küstahça bakıyordu.<br />şaşırdım, ürperdim.<br />aşağılarcasına: sen çeyi bilmiyor musun diye sordu.<br />yok, o ne ki dedim.<br />nasıl yani der gibi baktı suratıma.<br />utandım, çok utandım, yerin dibine geçtim. aslında duydum sanki<br />biraz ık mık bişeyler geveledim. olmadı.<br />sen ne biçim solcusun be dedi bana.<br />işte o zaman öğrendim solcu olduğumu ben.<br />o günden sonra da solcu kaldım.<br />bir ara sosyalist, bir ara komünist oldum,<br />bir ara da sosyal demokrat takıldım.<br />nitekim o günden sonra üç biyografisini <br />okudum che’nin hem de bir ay içinde.<br />ninesi, halası, silah arkadaşlarına kadar öğrendim.<br />şuan nerdesin, ne yapıyorsun, hala defterlerine che yazıyormusun bilmiyorum<br />ama <br />sanırım sana bir teşekkür borçluyum ezgi<br />eyvallah.<br />motosiklet günlüğü çok hoş film herkese tavsiye ederim.melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-49431100938160759562009-11-17T21:10:00.000-08:002009-11-17T21:16:02.750-08:00anektod altı<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEim_DYpDm6nEzUwnIJv6rTJycSJW3JEBwE_djk0vURQSv4NLdttsgvwh_DVvZ_lncdA98E4mOf-lZs13kM1UtZRzz3Cc4_sqMZlh23bRlHPw67O6fxH8MgABughAMzZOxl64IbSIHUYI6a4/s1600/okey.jpg"><img style="float:right; margin:0 0 10px 10px;cursor:pointer; cursor:hand;width: 103px; height: 52px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEim_DYpDm6nEzUwnIJv6rTJycSJW3JEBwE_djk0vURQSv4NLdttsgvwh_DVvZ_lncdA98E4mOf-lZs13kM1UtZRzz3Cc4_sqMZlh23bRlHPw67O6fxH8MgABughAMzZOxl64IbSIHUYI6a4/s400/okey.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5405307998144985250" /></a><br />sene dokuzyüzdoksanbeş. henüz onbir yaşındayım. ilkokulu başarıyla atlatmış, eğitim hayatıma anadolu lisesinde hazırlık sınıfında devam etmekteyim. o zamanlar zorunlu eğitim beş yıl. neyse hazırlık sınıfındayım dedim ya, ingilizce öğreniyoruz yoğun olarak, bir de tırışkadan dersler var ingilizcenin yanında. müzik, beden eğitimi, resim vs. çok iyi kalpli, anaç, güler yüzlü bir resim hocamız vardı. emel hoca. birgün derste herkes bir logo çizsin dedi. herkes başladı bir şeyler karalamaya, benim aklıma hiç bir şey gelmiyor. delircem ne yapsam ne çizsem diye beyni patlatırken aniden bir fikir belirdi kafamda. birkaç gündür televizyonda gördüğüm reklam. hani şu geceleri boza satan adamları anafikir olarak almışlardı, adamın biri okeeeey diye bağırıyordu sokaklarda. sonra da logo çıkıyordu ekrana, birkaç da yazı, bir de dış ses: “okey mi? okey!”. hah işte tam da o geldi aklıma. ilginçtir, defalarca izlemişim, beğenmişim de, ama ne olduğunu hiç merak etmemişim bunun. neyse özenip bözenip şu fotoğrafta gördüğünüzün aynısını yapmıştım. baya bi uğraşmıştım ama. kesin beş alcaktım yaptığım bu resimden. öyle bir mutluyum. dersin bitmesine dakikalar kala kocaman bi tebessümle gittim aferini almak için hocanın yanına, sordum nasıl olmuş hocam diye. o melek gibi kadının yüz ifadesi birden değişti. kaşları çatıldı. defol git tokadı yapıştırmayayım şimdi dedi. nasıl bozulduğumu nasıl üzüldüğümü anlatmam mümkün değil. işin kötü tarafı neyi yanlış yapmıştım, suçum neydi en ufak bir fikrim bile yok. neyse ben kafaya taktım araştırdım tabi bu okeyi birkaç gün. kime sordum nerden öğrendim şimdi hatırlamıyorum ama öğrendim onun prezervatif olduğunu, dahası prezervatifin ne demek olduğunu. sebep bu hikaye mi bilmiyorum ama oldum olası okeyden hiç haz etmem, uzak dururum, durex elite tercih ederim genellikle.melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9197597014426550553.post-86890441949594987672009-11-17T20:24:00.000-08:002009-11-17T20:25:23.590-08:00bill cosby dedi ki:başarının sırrını bilmiyorum ama başarısızlığın yolu herkesi memnun etmeye çalışmaktan geçer.melquiadeshttp://www.blogger.com/profile/17112464888856563844noreply@blogger.com0