anektod altı


sene dokuzyüzdoksanbeş. henüz onbir yaşındayım. ilkokulu başarıyla atlatmış, eğitim hayatıma anadolu lisesinde hazırlık sınıfında devam etmekteyim. o zamanlar zorunlu eğitim beş yıl. neyse hazırlık sınıfındayım dedim ya, ingilizce öğreniyoruz yoğun olarak, bir de tırışkadan dersler var ingilizcenin yanında. müzik, beden eğitimi, resim vs. çok iyi kalpli, anaç, güler yüzlü bir resim hocamız vardı. emel hoca. birgün derste herkes bir logo çizsin dedi. herkes başladı bir şeyler karalamaya, benim aklıma hiç bir şey gelmiyor. delircem ne yapsam ne çizsem diye beyni patlatırken aniden bir fikir belirdi kafamda. birkaç gündür televizyonda gördüğüm reklam. hani şu geceleri boza satan adamları anafikir olarak almışlardı, adamın biri okeeeey diye bağırıyordu sokaklarda. sonra da logo çıkıyordu ekrana, birkaç da yazı, bir de dış ses: “okey mi? okey!”. hah işte tam da o geldi aklıma. ilginçtir, defalarca izlemişim, beğenmişim de, ama ne olduğunu hiç merak etmemişim bunun. neyse özenip bözenip şu fotoğrafta gördüğünüzün aynısını yapmıştım. baya bi uğraşmıştım ama. kesin beş alcaktım yaptığım bu resimden. öyle bir mutluyum. dersin bitmesine dakikalar kala kocaman bi tebessümle gittim aferini almak için hocanın yanına, sordum nasıl olmuş hocam diye. o melek gibi kadının yüz ifadesi birden değişti. kaşları çatıldı. defol git tokadı yapıştırmayayım şimdi dedi. nasıl bozulduğumu nasıl üzüldüğümü anlatmam mümkün değil. işin kötü tarafı neyi yanlış yapmıştım, suçum neydi en ufak bir fikrim bile yok. neyse ben kafaya taktım araştırdım tabi bu okeyi birkaç gün. kime sordum nerden öğrendim şimdi hatırlamıyorum ama öğrendim onun prezervatif olduğunu, dahası prezervatifin ne demek olduğunu. sebep bu hikaye mi bilmiyorum ama oldum olası okeyden hiç haz etmem, uzak dururum, durex elite tercih ederim genellikle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder